Bu O’nun dünyası, güneşi kadife ışığında süzülen bir baharı olan dünyaydı. Ne ilkbahardı ne sonbahar olsa olsa orta bahardı. Tarifsizdi. Ne soğuk karı vardı nede yakan güneşi. Onun dünyasıydı bu içini yakan dışını üşüten bir mevsimi vardı. Herşey ortadaydı zaten dünyasınında hep merkezinde tam ortasındaydı. Yaşantısında bazen kurt olur bazen kuzu olurdu. Kimisi kurt olarak tanır kimiside kuzu olarak tanırdı. Kendi içerisinde bile kurt ve kuzu sık sık kavga ederdi. Gözlerinde saklanan bir yaş her daim bulunurdu. Son saniyeyi bekleyen yağmuru gibi.

Onun ortabaharının yağmuru gibiydi gözyaşları. Okyanusları bile farklıydı, hatta okyanusun içerisinde yüzen o balıklarda. Bildiğiniz okyanuslar gibi karışık değildi öyle içerisinde milyonlarca varlık yoktu. Onun okyanusu sade idi sadece suydu. Sadeliği severdide zaten. Bulutların bazen az görünmesini bazen çok görünmesini isterdi. Çok olduğu zaman azı az olduğu zaman çoku isterdi.

yagmuryagar

Bu onun dünyasıydı bir kaç rengi eksikti dünyasında hangi renklerin eksik olduğunu bulmakla geçerdi rüyalarıda. Rüyaları bile farklıydı sanki kendine ait gibi değildi. Kimse anlamıyordu onu. Zaten birilerine birşeyler anlatmak hatta kendini anlatmak ne kadar gereksizdi. İnsanların düşünceleri ne kadar da önemsizdi. Doğruyu bilirdi. Ben kendimi bilirim derdi ve bilirdi. Elleri üşürdü bazen ama içi yanardı, konuşamazdı işte o anlarda. Konuşmakta bazen gereksizdi, gitmeler gerçekten gitme olmadığı zaten güzeldi.

Çok gitti, gidilesicilerden. Uzaklaştı. Bazen ana kucağında kayboldu bazen varlığının en derin yerinde. Bir yaşam ütopyası vardı, hayatında bir de felsefe. Geleceği yaşamadığı için sevemedi ki ya da geçmişinde silemedikleri için üzülmedi. Şu an yapması gerekeni bilirdi ve şu an “dur” demezdi. Aslında bir tarafı dur derken bir tarafı diyemezdi. Kendisi bile hangisinin daha iyi olduğunu bilemedi.

Uzakta iken yanında, en yakınına geldiğinde de uzakta olmayı isterdi. Sonuçta dünyası ortabahardı. Kışı da sevmezdi yazı da hatta kışa yakınıda sevmezdi yaza yakınıda, kendi dünyası 5. mevsimdi. Uzaklarda bir yerlerdeydi. Kendisi bile kendisine yakın değildi. Bazen kendisini bile sevmezdi. Hatta kendisini sevmeyi bile sevmediği günler olurdu. Kendi dünyası onu ne kadar çokta yordu.

Hedefleri vardı ucarcasına gidilecek hedefler. Yaşadığı hedefleri vardı, hedeflerine giderdi, arkadaşlarını severdi. Nedensizce yağan yağmurunu severdi. Tepelerden şehre bakmayı, anlamsızca düşünmeyi ve onu severdi.  Onu sevmeyide severdi.

Senle sensizlik güzel
Tahir Dinç

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Paylaşın

By Categories: Genel0 CommentsViews: 48

Katılın

Makalelerden Haberdar Olun…