Bu zamana kadar siyasi görüşümü merak eden arkadaşlarım veya yazılarımı okuyanlar tarafından sık sık sorular gelmekteydi. Kendilerine oy kullanmadığımı ve siyasi görüşlerin hiç birisi ile ortak payda da görüş olarak kesişmediğimden bahsettim. Bu zamana kadar hiç oy kullanmamın temelinde de yine bu vardır.
Devletçilik
Kendi görüşümle kesişen ve benimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşan bir siyasi görüşle maalesef ki bu zamana kadar kesişemedik. Bu konuda kendi siyasi görüşümü açıklama gereksinimi içerisine girdim. Devletçilik temelli siyasi görüşte ana unsur “Devlet halk içindir” yapısı benimsenmekte ve halkın mutluluğunun öz kaynağı devletin büyüklüğü ile doğru orantılı olduğunu savunulmaktadır. Devletçilik temelinde halkın huzuru ve mutluluğunu ana amaç olarak edinmiş ve bu prensipte çalışmıştır.
Devletçilik anlayışında devlet, kural koyup bu kuralları işleten bir organizmadan daha çok, aktif olarak yaşayan bir organizmadır. Düşünebilir ve en doğru hareketi gerçekleştirebilir. Devlet ile halk arasında ki köprü sevgi ve aşktan oluşan bir köprüdür. Bu bir davadır ve davada ana unsur devlettir. Ana hedef devletin diğer devletler karşısında daha güçlü olmasını ve dünya ülkeleri arasında saygınlığını artırması amaçlanır. Görüş kendi temelinde aslında sadece güçlü bir devlet ve devlet kurumlarını amaçlamaktadır. Her siyasi partinin içerisinde biraz devletçilik anlayışı mevcuttur.
Siyaset Arenası
Devletçilik anlayışını ana anlayışı olarak belirleyen parti, siyasi bir parti olsa da siyasetin kirli taraflarından uzak durmaya çalışacaktır. Meclis içerisinde olması veya olmaması hiç bir doğru hamleyi gerçekleştirmesini engelleyemez. Kendi üslübunca siyasi atmosferde varlığına devam ettirip çalışmalarına devam etmektedir. Siyasi partiden daha ziyade her anlamıyla gerçek bir teşkilatlanmadır.
Diğer siyasi partilerin yapmış olduğu gibi yapay bir teşkilatlanma hatasına girmeden, gerçek bir teşkilatlanma içerisinde olmaya çalışacaktır. Hedef sivil olarak ülkeye hizmet etmek ve devlet için olması gereken halkı oluşturmaktır. Fakat devletçilik kendi özünde Türkiye’den güç alan yapısıyla dünyada çalışmalar yapmayı amaçlar. Bunun için bir planı ve programı da mevcuttur.
İlk baştan milletvekili seçilme konusunda kimseden para talep etmeyecektir. Milletvekili adaylığı konusunda da kimse ile sıra tartışmasına ve saçma sıra pazarlığına gitmeyecektir. Ülkeye hizmetini milletvekili olarak gerçekleştirmek isteyenler, “milletvekilliği yapabilirim” bildirisi doldurarak bunu parti yönetimine sunacaktır. Sadece belli süreçlerde değil her süreçte bu bildiri doldurulabilir. Milletvekili olarak görev alabileceğini belirten bireylerin bu başvurularını inceleyen mekanizma teşkilatın en hassas konumuna sahiptir. Bu konuma gelenlerin milletvekili olamayacağı gibi belli bir sayıdan oluşup gerçek “dava” insanlarından oluşmuş olması gerekiyor.
Bu mercinin görev almaya hazır kişiler arasından yapacağı incelemede temel esas ülkesine hizmetin sadece milletvekili konumunda olmayacağını ve her ne konumda olursa olsun ülkesini düşünerek hareket etmesini gözetmektedir. Tüm bu süreçlerde ne kadar başarılı olduğu, ülkesine neler kattığı, vasıfları ve yapısının detaylı analizlerinden oluşur. Kısaca günümüzde 1 ay gibi bir sürede belirlenen milletvekili adaylık süreçleri uzun yıllara dağılmış ve milletvekili olup hizmet etmeyi değil hizmet ederek milletvekili olup daha çok hizmet edebilme fırsatı vermeyi amaçlamaktadır.
Bir Sağ Partidir
Bir çok akımın güzel yanlarını içerisinde barındırsa da tam bir sol veya tam bir sağ parti olduğunu söylemek zordur. Fakat içerisinde milletçiliği fakat etnik anlamda olmayıp Türkiye Cumhuriyeti milletçiliğini temel almış olmasından ötürü sağ tarafa yakın bulunur. Binlerce yıllık devlet yönetme geleneğine sahip insanlarımızın, bazı hatalarından vazgeçmesi gerektiğini de düşünmektedir. Ülke yönetme konusunda bu kadar bilgiye sahip insanlarımızın daha doğru hareketleri yapmalarını beklemek kadar doğru bir düşünce olamaz. Devletçi yapısı içerisinde “etnik milletçiliği” barındırmaz. Devlet Türkiye Cumhuriyetidir ve milliyetçilikte bunun üzerine kuruludur.
Günümüzde milliyetçilik bakımından Türk milliyetçiliği ve diğer etnik kökenden insanların kendi milliyetçiliği vardır. Bu topraklar ve ülkemiz yüzlerce yıldır Türkler tarafından yönetilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’de Türkler tarafından kurulmuştur. Elbette Türkiye Cumhuriyeti bir etnik kökene sahipse bu Türk’dür. Fakat Türk olmak diğer etnik kökenleri tanımayıp onların duygu ve düşüncelerini yok saymak değildir. Tam tersiyle ecdadımızın yaptığı gibi diğer etnik kökenlerin kırılabileceğini düşünerek Türklüğü temel almamak gereklidir.
Aynı şekilde Türk milliyetçiliğine dayalı çalışmalar ülke içerisinde çalışmalarla kısır bir döngü içerisindedir. Kendi içerisinde Türk milliyetçiliği yapmak anlamsız, zaman kaybı ve küstürücü etkiye sahiptir. Hedef her zaman dünya olmalıdır. Dünyada ki Türklerle iletişimi, ticareti, dostluğu ve ortak hareket ettirmeyi amaçlamak milliyetçi hareketin özüne daha uygundur düşüncesindeyim. Ülkemizde milliyetçilik özünde olan insanların kaç tanesinin diğer Türk devletlerine ulaşımı kolaylaştırmayı veya iletişimi artırmayı amaçlayan çalışmalarda yer aldıklarını görmek çok zordur.
Milliyetçi Hareket Partisinin kurulum sürecine baktığımız zaman, o günün şartlarını karşıladığını düşünebiliriz. Nitekim bir yerden başlamak ve daha ileriye gidebilmek için gerekli bir eylemdi. Fakat o zaman şartlarında “Türk” milliyetçiliği üzerine bir anlayışa sahip siyasi görüş kurmak yerine Devletçilik merkezli bir siyasi görüş kurmuş olsaydı. Kendisi öğretileriyle yol haritasını belirlediği akım günümüzde ülke içerisinde ne kadar başarılı olursa bir o kadarda başarısız olmuş demektir. Gerçekleştirmiş olduğu fayda kadar zarar olduğu keskin bir doğrudur, bu faktörü değerlendirmek için tüm olguları da düşünmekte gereklidir.