İnsanların ”Aşk Şehri” olarak nitelendirdikleri ve bu niteligi katan insanların onlarca aşk yaşamış olması İstanbul ilini aşk şehri gibi aslı olmayan bir kavram ile nitelik kazanmasını sağladı. Bu nitelik bana göre cok uzak, insanlığın yaşadıgı onlarca aşk var ama ben sadece bir ayrılık yaşadım. Hiç aşk yaşamadım bir tane ayrılık hatta ayrılık kavramının sözlük kavramı bile yerli yerinde degil. Düzensiz bir hazan, yerinde olmayan bir yaprak dökümü, bilmiyorum belkide şu an hemen şurada aglamalıyım.  O kadar dert hep bir köşede duruyo ve aklımın köşesinde veya kıyısında bile degil. Tüm aklım tamamen kontrol edemedigim şekilde o yerde. Bu arada yeni bir ismim var artık ”Hiçbirşey” ne güzel isim, bu ismi sevebilirim sanırım benim hiçbirşey olmadıgımı benden başka görenlerde oldu. Doğruyu söylemek gerekirse bu hiçbirşeylik beni biraz rahatlattı.

O kagıt parcasına yazmak isterdim hayatımı veya bir tek kelimeyi fark yok aslında o tek kelime ”hayatım” taa kendisi.  Artık bıktım herşeyi ahirete havale etmekten sanki hayatımı yaşamıyorum. Her geçmişte birşeylere kızdım nedeni nedir bilmiyorum fakat yıllar önce kamyonun arkasına giden o topumu hala bekliyorum. Yıllar oldu ve asla o beklentim gercekleşmedi. Yıllar önce ben için en önemli olan o yuvarlak lastik parcası çeşitli kılıflara girdi bazen yürüyen bir et parcası haline geldi. Ama asla benim olmadılar, sadece yanımda olduklarını hissettim evet aslında bazı şeyleri şu yazıyı yazarken cok net anlıyor algılıyorum. S.a.n.a.l dünyadan dolayı evet cözümüde buldum evet bu teorim bu kez dogru. Tamam merak etmiş olabilirsin fakat şu an ben bunu burada maalesef yazamıyacam. Ama beni tanıyan kişi ne oldugunu bilmiştir muhakkak.

Yaprak dökümü yani hazan bir sonbahar günü bilinmez bir acı tarifi yok sadece acı. Zevk almadım sadece acı ve acı en iyi dostum beni hiç terk etmedi ”acı” bi kaç kere yeltendi ama üstün kabiliyetsizligim sayesinde yine onu dostum yapmayı büyük bir azim ile başarabildim.  60 yıllık acının tamamını cekmiş olmanın vermiş oldugu rahatlık inanın ki cok rahatlatıcı, ”Acıların bileşimi tecrübelerdir.” gibi bir söz aklıma geliyor sözün sahibi kim bilmiyorum ama sanırım beni tanıyomuş. Kendimle tanışmak sohbet etmek isterdim derdini acmasını dertlerine cözüm üretmek isterdim. Projeler üretmesini izler ve o projeleri unutmasını engellerdim buna ihtiyacı var cünkü. Sevmesini isterdim birilerini veya kimseyi sevmesin en azından şu an ki gibi tam ortada olmasın ne düşünecegini bilmedigi bir halde sersem mayın gibi yaşamasın. Ya adam gibi sevmeli yada adam gibi sevmeli.

Şu an yazmak istemiyorum sadece onun yanında olmak istiyorum yazma eylemini iç güdüsel olarak yapıp düşünmeden döküyor ve nasıl klavye üzerinde gezindigimi bilmiyorum. Keşke hayat sadece o 2 saat kadar uzun olabilse ve keşke o iki saati doyasıya yaşayabilseydim. Son zamanlarda hiç bu kadar acı cekmemiştim aslında bu acıyı sevdim düşünmekten bıkkınlık vermiş olan acıları unutturdu bana. Keşke bir kez daha görebilsem o anı tekrar yaşasam.  Duygularımı fazla belli etmesem de alında cok yogun yaşıyorum duygular belli etme duygusu bana cok duygusuzca geliyor duygularımı pek fazla belli etmeyi sevmiyorum.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Paylaşın

By Categories: Genel, İstanbul0 CommentsViews: 31

Katılın

Makalelerden Haberdar Olun…