İnsanlıgın en acı anlarında dünyanın o acımasız anlarını yaşamamak adına topraklarına adım attıgı yer olan hayaller dünyası aslında tek feth edilemeyen diyardır. İnsanların hayallerde en cok yaşadıgı dönemlerde yine insanın en yakın arkadaşı kendisi olmuştur. Evet insanlar kendileri ile konuşabilirmi? Kendi kendine soru sorup cevap alabilirmi hatta dost olabilirmi? Hiç aynanın karşısına geçip kendinizle konuştunuz mu veya gece yatagınızda hayalinizdeki o yerde degişik kimliklere girip konuşmalar yaptınız mı? Eminim bir çok insan kendi kendisine farkında olarak veya olmayarak konuşmuştur. Bazen düşünüyorum tam yanımda yamacımda karşımda herşeyi ben olan bir insan olsa idi onunla dost olabilirmiydim acaba cok yakın bir arkadaş olabilirmiydim ki. Acaba onunla ( kendimle ) yapacagım muhabbetten birşey öğrenebilecem mi veya o muhabbetten haz alabilecemmiki bilinmez ama böyle birşey isterdim.

 İnsanın her anki ruh durumu cok farklı oluyor. Fizyolojinin belirlemiş oldugu bir ruh durumu vardır ki bu genelde ve en yogun yaşanılan dönem Erğenlik dönemi olup o dönemden sonraki gelen dönemlerde olaganüstü durumlar haricinde pek yaşanmaz. Fizyolojik eksiklik veya fazlalık her daim genel anlamda insanın ruh durumunda etkin bir rol oynarken hayaton gidiş hattınada yön verir. Başarıszlıkların getirmiş oldugu ruh durumu ise insanların en fazla sevmedigi duygudur. Savunma mekanizmasının en yogun olarak calış hatanın ben veya bizde degil sen veya sizlerde arama aşamasıdır. Ayyuka cıkmak adına her türlü şeyi deneyebilirler. Başarıların getirmiş oldugu ruh durumunda insanlar bu aşamada ayrılmaya başlarlar. Kimisi kibriya sahibi olurken kimiside mütevazi bir yapıya bürünürler. Hoca efendinin bu konuda hoş bir sözü var ”Kimileri kendilerini pencereden göstermek için zıplarlar, kimileride eğilirler.” Evet insanların başarı sonrasıdaki ruh durumu o insanın aslında kişiligindende ipucları vermektedir. Bu ve türevleri çeşitlenebilir.

 Yukarıdaki ruh durumu hakkında yazılar cok fazla artırılabilir ve insanların o anki durumlarına göre ruh durumları ve o ruh durumlarındaki hal ve haraketleri insanların kişisel yapısı hakkında bilğiler veriyor. Ama herşeyde belli olan birşey varki herkez bir dönem muhakkak kendi gölgesi ile konuşmuştur. O çoçuklugumuzun Süperman’ı Heman gölgelerin gücü adına derken hangi gücü tasvir ediyor bilinmez ama edebiyatta özellikle amerikan edebiyatında ”Shadow” yani gölge olayının yeri aşikar ortada.  Benim için ”Gölge” kavramı içimdeki o dışa atamadıgım içerde benimle yaşayan bazen engel oldugum bazen ise ona uyup acı ballar yedigim bir güç. Bendeki kötü (Tahir = G Ö L G E ) Tahir.

Herşey’e ragmen gölgem ile her ruh durumumda iyi gecinmeye calışıyorum. Her soru sordugumda bana hep karşılık verdi ama bir çok zaman o karanlık düşüncelere uymadım ama bazen uymayı cok istiyorum. Tamam bir kaç kere uydum kabul ediyorum ama şu an o anki ruh durumum şu anki ruh durumum arasında çok fark var ve şu an o anki düşünce dünyamda gecen kareleri burada yazamıyacam. Gönül isterdiki o an ki kareleri tüm hayatımdan silebilsem kabul ediyorum zevkliydi bazı şeyler fakat üzerime öyle kaldıramıyacagım günahlar yüklendi ki ancak affetmeyi seven Allah’ın affıyla temizlenebilirim. Bir çok insan için gölgesine uymak ve benim içimi sızlatan şeyleri yapmak kücük birşey gelebilir ama ben gölgeme cok fazla uyan biri degilim. Kısaca her insan öyle yada böyle Gölgesiyle konuşmuştur, yani; ”Gölğelerde Konuşur”
Tahir Dinç

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Paylaşın

By Categories: Genel0 CommentsViews: 55

Katılın

Makalelerden Haberdar Olun…