Sigaranın üzerine yazılan bu senin ilacındır ibaresi ancak bakılası ve görülesi en son şey olarak anket defterlerinde yerini almıştır. Sigaranın üzerindeki o yazıyı sanırım okuyan bir bagımlı oldugunu sanmıyorum, oradaki yazı yüzünden sigarayı bırakan oldugunu hiç mi hiç sanmıyorum. Fizyolojik olarak sanırım sigara ben ve benleri öldürmese bile psikolojik olarak bizi ona şartlayıp öldürecek. İyi bir şey yaptıklarını sanan düşünceler sadece tek düze zekaları ile acemice önlem almaya calışıyolar. Sanırım sigarayı bırakmam gerek ama şu an bir sigara daha yakıp o yazıyı önemsemedigimi mühürlemek istiyorum. Başlarım sigarasına hiç birşey düşünmek istemiyorum özellikle tamamen ben olmayan şeyleri şu an sadece bir kişi var ve kontrolsuzce dünya o kişi etrafında dönüyor. Önceki yazılarımda zamana ve zamansal tüm faktörlere inanmadıgımı söylemiştim ve bugun benim tarih kitabımında bir dönemin bitip başka bir dönemin başladı hazansal bir gün. Günün adı “hazan” bir devrin bitişi yeni bir devrin başlangıcı ve bu devre bir isim lazım ne olabilir acaba biten devrin ismi ortada ama yeni devrin ismi hala muallakta ve şu an bu ismi bende bilmiyorum, devrin ismini sonra yazaca(gı)m.
Gecenin karanlıgında yan odadan gelen bilgisayar oyunu sesinin eşliginde kendim duyacagım bir ses tonu ile ve ancak kulak kabartan birinin duyabilecegi ton ile ”seni seviyorum” diye kücük kücük dilden dökülenleri topluyorum. İtiraf etmem gerekirse İstanbul’u sevmiyorum ve sanmıyorum ki severim. İlerde neler olur bilinmez tabi belki zaman bana İstanbul’u sevme duygusunu getirecek. Şu an burada yazılası bir neden benim İstanbul da kalmamam için yeterli olabilir. Ve bir büyük neden benim İstanbul’u memleket eylememe sebebiyet verebilir.
Her yazımda farklı fotograflar kullandım bide kendi fotomu kullanayım dedim. Bu yazıyı yazarken ki halim yukarıda ir yerlerde. Konuya geleyim yukarıdaki yazılarda içi dolu hiç birşey yok okuyanlar hayat adına benim görüşlerim adına hiç birşey öğrenemedi aslında bu yazı bir kişiye özel yazıldı ismini gercektende vermek isterdim ne ben nede dünya bu ”isime” hazır, zaten isminin ne oldugu belli belirsiz.
Velhasıl yazmak istemedigim yazılan yazılarda da kendini belli ediyor. Yazı yazmak şu an yapmak istedigim işler arasında ilk sıralarda degil, şu an yapmak istedigim en büyük şey malumunuz belli. Ben şu an için sadece o anı istiyorum bana lütfen o anı verin yada benden şu yaşanmamış lanet gelecegi alın kısaca. ”Ya bana geçmişi verin yada alın şu gelecegi benden.” kısaca bu cümle ile geceyi özetlesek kafidir sanırım.