Son zamanlarda ki en erken uyanma rekorunu bugün sabah kırdım ve hala bu yazıyı yazana kadar uyamadım ve yine ve istanbul arabasına binip yola çıkacağım. Sabah Ankara’ya doğru otobüs yol alırken başımın agrır derecesinde düşündügüm projeyi sunmak ve onlardan neler bekledigimi nasıl aktarırım diye hep onu düşündüm.Sonunda nasıl bittigini anlamadıgım yol bitmişti ve Ankara’daydım. Hemen otobüsten inip metroya dogru yürüdüm sanki her adımımda hırsım dagılıyordu ve sanki olumlu birşey olmayacaktı. Metroya bindigimde her metronun yol alışı ile yaklaştıgım Turizm Bakanlıgı aslında benden uzaklaşıyordu.
Metrodan indigimde tekrar hırsımı toplayıp düşüncelerime konsantre oldum. Hemen bir berbere gidip güzelce traş olup gerekli çıktıları aldım. Taksiye binip Kültür ve Turizm Bakanlıgına geldim.
İçeri girerken herkesin takım elbiseli olması ve her adımda bir kabuledilmişlik olması ilk defa ciddi olarak geri dönmeyi düşündürdü. Artık ciddi ciddi geri dönmeyi düşünmekliydim ve o sırada bakanlıgın içerisine girdim. Neler düşündügümü düşünmek ve düşüncelerimi toplamam gerektigini biliyordum. O sırada cantamı uzatıp metal eşyalarıda bırakıp bakanlıgın içerisine girdim.
6 asansör vardı ve birisine binip 7. kata çıkmam gerekiyordu. İlk gelen asansöre yetişemedim çünkü uzman asansör biniciler binmişti. 2. Asansörün gelmesiyle daha amatör yarı profesyonelde olabilir binmişlerdi. 2. asansör ile rakiplerim azalmıştı 3. asansöre hemen hızlı davranarak bindim.
Bir şekilde 7. kata geldim şöyle bir çevreme baktım Ahmet Özbekler ‘i sorabilecegim kimse var mı yok mu diye. Bir kişiyi gözüme kestirip Ahmet Özbekler ‘in odasını sordum. Yerini tarif etti agır adımlar ile ilerledim ve dogru yere geldim.
Uzun süre bekledim sıkılmadım çünkü karşımda harita vardı ve hayallerim. Haritaya baktım ve hayallerimi düşündüm aslında gene düşüncelerim dagılmıştı. Bu arada Ahmet Özbekler’in sekreteri ile arkadaş olmuştum.
Bir süre sonra Ahmet Özbekler geldi. İçeride bir kaç kişi daha vardı. Düşüncelerimi toplayıp bir yerden düşüncelerimi aktarmaya başladım, kısaca projemi sundum. Ben hırs ve hevesle anlattım anlattım. Bir ara çok konuştugumu düşünmeye başladım. Susmalı, dinlemeliydim ve dinledim.
Ben hevesle anlattıkca insanların mimiklerini ve tepkilerini ölçmeye oturma şekillerine göre kişilerin projeye yakınlıgını yüzdelik açıdan deger vermeye çalışıyordum. Karşımda ki abinin hiç bir mimigini görememiştim bir mimik bekledim fakat devlet dairesi ciddiliginde bana bakıyor ve hayır demek için en uygun kırıcı olmayan sözcükleri topluyor gibiydi. Yanımda ki bayan ise sanırım dediklerimi anladı fakat olayın nasıl olacagını bilmedigi için mimikleme zahmetinde bulunmadı.
Karşımda ki zuhal hanımdı sanırım hırsla merakla dinledi beni ve onda ki birşeyler öğrenme ışıgını yakalamıştım. Hep ona bakarak anlatmak geçiyordu içimden çünkü beni anladıgını ve hak verdigini düşünüyordum.
Orada anlattıklarmın temel noktası ve odak noktası aslında Ahmet Özbekler idi. Beni kesintisizce dinledi ve sanki hep benim gibi gençlerden projeler bekler gibiydi. Devlet daire soguklugunu hissettirmedi bana gayet içten ve özden bir şekilde beni dinleyip sorular sordu ve bana açıklamalar yaptı. Muhabbetimiz haz verici idi ve saatlerce sohbet edebilirdik.
Oradan ayrılırken aslında düşündüklerim olmamıştı. Fakat elimde bir telefon numarası vardı en azından elimde bir kagıt vardı ve devam etmeliyim diye düşündüm.
Beni içtenlikle dinledigi için Ahmet Bey’e teşekkür edip odadan çıktım. Elimde ki telefon numarasını iştahla aradım ve karşıma Nejat Ercingöz çıkmıştı. Telefon numarasını Ahmet Bey’in verdigini kendisi ile bir konuda görüşmem gerektigini ve şu an Turizm Bakanlıgında oldugumu söyledim. Bana mail atmam gerektigini söyledim o an elimde ki son telefon numarasının da gittigini düşündüm ve sanırım pes etmem gerekiyordu.
Pes etmedim ve ısrarkar bir biçimde buluşmamız gerektiginden bahsettim. O’da kabul etti ve tekrar bakanlıga girdim tekrar kontrolden geçtim ve tekrar asansöre binip 8. kata çıktım. Biraz bekledikten sonra Nejat Ercingöz geldi yanıma. Anlat dedi anlattım kendi projelerinden biraz bahsetti ve vakti olmadıgından dolayı ileri bir tarihe anlaşıp ayrıldık.
Turizm bakanlıgından çıkıyordum ve olumlumuydu olumsuz mu diye düşünüyordum. Fakat ne olumlu nede olumsuz bir karar veremedim. Hafif hafif yagmur yagıyor ve kulagımda günler önce dinledigim bir müzigin fon müzigi çalıyordu. Bakanlıktan uzaklaştıkça umut kendini umutsuzluga bırakıyordu.
Fakat peşini bırakamıyacak kadar ciddiydim. Herşey bir yana olumsuz bir cevapta almamıştım ve bir adım daha vardı karşımda. O adımıda atıp ondan sonra karaları görebilirdim. Zaman yine karşıma zamanı bıraktı ve hayat geçiştirici bir şekilde geçti