Bu yazıyı yazmaya karar vermem 1 saniye, başlığı düşünmem 2 saniyemi aldı. Biraz önce konuşmuş olduğum eski geleceğe ait fragman ya da geçmişe ait karanlık bir sayfa bu satırları yazmamda ki en büyük etken diyebiliriz. İnsanları abartıyorlar.

Aylardır aklıma gelmeyen akılsızın birisi ile ilginç bir diyalog sür beste oldu çarşambanın gecesine. Eminim benliğini kaplayan kir ve karanlık gün yüzüne çıktığı için kendisini sevinç yumağı haline getirmiştir. Saklandığı o karanlık koridorda ben mutluyum diyerek ona çizdiğim hayatta şiirler belki şarkılar yazmakta. Hatta “-ne kadar ona benzeyebilirim” diyerek gecesini gündüz, gündüzünü ise gece yapmak ile meşkul. Sanırım ona kızgınım ya da biraz önce gerçekten kızdım.

İsmini vermeyeceğim o diye hitap edeceğim kişi hayatta başarı namına yaptığı birkaç basit evcilik oyunundan sonra kendisine “-sanırım ben başarıyor muyum neyim?” diyebilmekte ardından gelen kelimelerde ise kendi hayal dünyası ve yalan dünyası ortak bir noktada buluşup “-ben başardım” diyebilmektedir. O kadar benliğinde başarmayı hafife almıştır ki “-sen başarılısın” dediklerinde buna inanmış ve arkasına dönüp baktığında “-ya şu birkaç devrik cümleyi de ben yazmıştım bunlar çok güzel cümleler değil mi?” diyerek sormuştur. Hatta öyle ki bazı kelimeleri ilk kendisi icat ettiğini düşünmüş ve başarılar kitabına da bunu eklemiştir. O’nu kaç kişi tanıyor evet orada bir problem söz konusudur. Yaşadığı muhitten birkaç aklı pek selim olmayan insan ile edebini ve ahlakını uçkurun da bırakmış bir kara oğlan, yahu bu beste onun olmalıydı. Bağırsa acaba kaç kişi duyardı kardeşi, annesi, babası ona saygı gösteriyor muydu? Durun biraz kendisi, kendisine saygı gösteriyor muydu? Deşmeyelim sonu acıyor/acıtıyor.

autumn_reds

Bu yazıyı onun fotoğrafı olarak tasvir ettiğimizde elbette sadece karanlık kısımların bu kadar olduğunu sanmak iyilere gerçekten ayıp olurdu. Geçen yıllarda acaba “O” kaç kişi ile sorun yaşamıştır gerçek bir dostu yanında var mıdır? Durun! Yüzüne güleni hoş beş edeni dost sanır o ve anlaşılırdı ki kafatasının içerisinde eksikti bir şeyler. Şiir gibi sıralanırdı içinde ki su-i zanlar ve kendisi oluverirdi o sevdiği su-i zanlar, ne çok severdi kendisini.

Kendisi gelecekte ne mi? (her şeyin doğrusunu Hak bilir)(tahmindir) Umarım bu yazıyı 4 yıl sonra okur ve der ki;

Tahminlerin doğru çıkardı Tahir(im). Bu da doğru çıktı ama ben şaşırmadım. Çünkü doğrular sana yakışmıştı. Dediğin gibi bu yazdığın yazıda olduğu gibi 2 yıl sonra ben seyr-i alemime yalnız bir evren gibi devam ettim. Zaten ne kimse ruhumu ne kendisinin gibi saçlarımı okşadı, en üzücüsü de o evrenin asla güneşi yanmadı. Şiirlerimde ki noktayı, virgülü, ünlemi ve üç noktayı kaybetmiş gibiydim. Soru işaretlerine yığıldım ve işte orası pek zevkli değildi. Şu an yazdıklarını okurken içime bir ağrının saplandığını hisseder gibiyim. Her yanlış yapmış insanın nerede yanlış yaptığını bildiği gibi bende biliyordum hatta çok yanlış yaptım hepsini bil ki biliyorum.

2013 Aylardan Sonbahar

Bahar da yağan Yağmur
Son veda bu elveda
Gözler de dillerde mahmur
Senin dünyan bu merhaba

Esmer kokundan güllerde mahrum
Şiirlerimde gülmek bile yorgun
Demiştin hani bana sen sondun
Biliyorum, gidiyorum yolum uzun.

Her çakıl taşı olmuş yolda hancı
Uzaklaşan her santimde ben bir deli
Kimler neylesin beni, sanki sancı
Nerede bu zaman verin bana geri

Karın kokusu gibiydi sevgin
Sevmelerin bile bir o kadar derin
Bilmem sanki farklıydı yerin
Ne güzeldi ellerin

Senin olsun tertemizliliğin
Benim kirliliğim benim
Sen kendinin ol kendinin
Benim lanetim benim

Aklım olsaydı derdim
Cahildim işte bilemedim
Azıcık daha sevseydin
Biliyorum hiç sevmedin.

Bana İthaf en O

( İlginç bir şiir oldu :) )

Koştum gittim yeni yıllara, sarıldım bir aptala, işte orada ben de vardım. Her türlü yanlış anlaşılmaya karşın yukarıda ki şiir O tarafından yazıldığı varsayılarak “Nötr” tarafından kaleme alınmıştır. Elbette herkes kadar bende biliyorum ki hatta özellikle bu akşam bunu daha net gördüm kendisi ne güzel bir şeyi hak ediyor ne de ilginç bir şiiri. Kendisi ne hak ediyor ben biliyorum, o bu işi güzel yapıyor. Hayatta dada ancak güzel yaptığı şeyi güzel yaptığı için övünür ve bununla gurur duyar.

Velhasıl sanki sinirim biraz geçti ve yerini sakinliğe, sessizliğe bıraktı. Gökyüzü az daha beklersek zaten “Mavi” olacak. Mavi güzeldir ve severim.

Güzel bir son için uğraşmaktayım.

Güzel.

Gökyüzünü de abartıyorlar, sadece gazlardan oluşan bir boşluk.
Bu kadar abartmıyalım bu yazı ona bir ömür yeter!

İyi yolculuklar!

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Paylaşın

By Categories: Genel0 CommentsViews: 58

Katılın

Makalelerden Haberdar Olun…