Şu duygu, ah be şu duygu. Yazmak için dağ kadar şey olur da kalem kıpırdamaz ya işte o duygu. O duyguyu hissettiğim zaman, o duygu sonrasında gelen bir his var. İşte o hissin varlığı çok zayıf bırakıyor beni.

Çok şey var, kalemi ağlatırcasına yazılacak kadar çok şey var. Son yaşadığım duygusal çöküntüden sonra kendimi toplamam çok güç olmuştu. Bu benim kaybettiğim son “mağlubiyet” diye tasvir ederek, yüksek bir iş temposuna başlamış ve kısa sürede ciddi bir yol katetmiştim.

Şu an bu kısa sürede geldiğim yerin ciddiyetini kavramış durumdayım. Daha ileriye gitmesi hususunda daha fazla gayretim olacağından kuşkum kesinlikle yok. Fakat konu aşka gelince her şey anlamını kaybediyor.

Kısa bir süre önce bu zamana kadar yaptığım şeyleri sorguladım. O kadar ciddi şeyler yaparken neden hayatımda ki aşk kavramı acıyla bütünleşiyordu. Sonra aşk işinden vazgeçtim, iş konusunu pencerenin en güzel yerine koydum ve yorulmadan, sıkılmadan kısa bir süre önceye kadar çalıştım.

5. Mevsimde Tatlı Bir Tebessümdü

Kayıp göçte, güçsüz bir anımdı, rüzgar sadece eserken ne güzel olurdu sadece varlığı. Uykumun en derinlerinde gibiydi, güzel bir rüyamın yıllarca sürmesine benzerdi.

Ünlü filozof Neşat Ertaş’ın söylediği gibi; bu aşk benim kime ne? Bazen 5 yıl önce yaşadığım yazıları okurum, işte şu dakikalarda yazdığım bu yazıyı da yıllar sonra okuyacağımı biliyorum. Bugün üzülüyordum. Anlamsız derecede bir üzündü vardı içimde ve ben üzülendim.

Aslında üzüntümün temelinde, tam bir olumsuzluktan bahsetmek pek mümkün değil. Sadece bu duygu sonrasında gelecek genel bir olumsuz durumdan kaynaklı bir üzündü olduğunu düşünüyorum.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Paylaşın

By Categories: Genel0 CommentsViews: 28

Katılın

Makalelerden Haberdar Olun…