Bir SEO Uzmanının 26. Yılında Hayat

Teknoloji benim için büyü gibi bir şeydi. Yıl ise çoktan 1996 olmuş ve polenler sağa sola savrulmuştu. O dönemlerde Aksaray’ın her yeri polenler olurdu ve son baharı ayrı bir keyifliydi. 1999 yılı büyünün zirve yılıydı, Starcraft, Red Alert ve Fifa 99 yayınlanmış İnternet Cafe sayısı Aksaray’da çoktan 3 olmuştu.

“King Of Fighter 97” oyununda Aksaray’da en iyisiydim yıl ise 1999’du. IRC kültürü İnternet’te aşırı baskındı ve aslında çokta yapacak birşey yoktu. Starcraft’ta “Operation Cwall” yazmak veya bir web sitesi inşaa etmek.

Hatırladığım şey dergilerden gelen kuponlar ve yüksek telefon faturaları. İnternet’e bağlanın her dakikası çok kıymetliydi ve işin aslını söylemek gerekirse yapacakta pek birşey yoktu. FrontPage 97 üzerinden IRC’yi büyütecek bir site yapmak haricinde elbette.

İnternet olmadan site yapar, 3 gram Türkçe grameriyle metinler çıkartır, 5 gram kodlama bilgisi ile web sitesi inşaa ederdik. Yıl 2003 olduğunda ADSL devrim niteliğindeydi. Fakat bir sorun vardı o da ADSL bağlantıları aylık 4 GB trafik sunuyorlardı.

1 ay 4 GB trafiği bitirmeden İnternet’te gezmeye çalıştığımız dönemlerden bahsediyorum.

2004 yılı civarındaydı sanırım Dmoz editörü olduğum yıllar, tabi yılları hatırlamak o kadar kolay değil. Open Directory Project’i ilk tanıdığımda ki yıl 2002 felan olabilir arkasındaki felsefeye hayran kalmıştım. 2004 yılında 19 yaşındaydım ve Rich Skrenta ve Bob Truel çalışmasına destek vermek istedim. Nitekim Yahoo Directory ücretliydi ve dizinlerinde en başarılıyı değil en çok ücret vereni listeledikleri anlamına geliyordu. Fakat; Dmoz öyle değildi ve bu çok mantıklıydı.

Altavista çok iyiydi, Google o dönemlerde de en iyiydi ve sitelerde 1 milyon arama motoruna sitenizi ekleyin reklamları olurdu. Dünyada arama motoru açma çılgınlığı vardı ve Google, Dmoz’a dayalı sistemi Pagerank teknoloji ile yoluna lider olarak devam ediyordu.

2003 yılında hatırladığım www3. bir subdomain çılğınlığı olmuştu. Sitelerimi www3 olarak yayınlamayı düşünsemde bunu asla yapmadım. Şükür o moda çokta uzun sürmedi.

Sergey Brin Larry Page bir akademik makale yazdılar ve bunu yayınladılar; Büyük Ölçekli Hipermetinsel Web Arama Motorunun Anatomisi. Akademik makalelerini belki 5 kere okumuşumdur.

Neden başardılar biliyor musunuz?

Özellikle Larry’i konuşacak olursam Montessori Eğitim Sistemi ürünü oldukları için başardılar. Bilincimizde hep bir zırh var ve başarısızlık doğal halimiz gibi. Bilgisayarcı anne ve babanın yanına birde özgür eğitim sistemi koyduğumuz zaman inandığın hedefte yürümekten ziyade koşarsın.

İşin aslı doğru formül kazandırıyor.

  • Beyin özgür olacak
  • Planlı ve doğru düşünülecek
  • Aileden ilham alma ve teşvik alınacak
  • Ufak yönlendirmeler kar topu olabilecek yönlendirmeler olacak

“Larry Page” üstün zekalı veya muntazam cesur diyemeyiz. Fakat; bugün burada bana kendinden bahsettiriyor ve bu içeriğin ana objesi oluyor. Çünkü; benim mesleğimin adını verdi ve yaptığı işi en iyi şekilde yaptı.

2005 yılında projelerim vardı ve gariptir ki çok iyiydi. Hala çok iyi. Turizm Bakanlığına gittim ve destek istedim. Başaracağım sadece destek çıkın. Dünya da turizme etki edeceğim ve bunu nasıl yapacağımı biliyorum dedim. Bana söyledikleri “Üniversiteni bitir ve öğretmen ol.”

Neyseki o dönemlerde Larry, projeyi daha ileriye taşıyanların meslek ismi olmadığı dönemlerde “SEO” olarak bizleri tanımladı. Çünkü; web sitesi tasarlamıyorum veya reklamcı değildim. Bir SEO uzmanıydım, artık mesleğimin bir adı vardı.

SEO’nun CEO ile karışacağını düşünüp o dönem yapmayın etmeyin desem de forum ve gruplarda ki o dönem mail grupları vardı. Çoktan piyasa da benimsenmişti.

2006 yılı İnternet’in harbiden büyüdüğü bir yıldı. 2003 yılı gibi “İnternet’e daha önce hiç bağlandınız mı?” diye başlayan iş görüşmeleri 2006 yılında “Bir gün her ev de İnternet olacak” cümlelerine dönmüş ve üniversitede Tepegöz yerine projeksiyonlara geçiş yapılmıştı.

Lakin ilk kendi PC’im 4 GB disk alanı vardı ve yaşlanmıştı. 2007 yılında Asus Laptop hayatımda ve işlerimde çığır açtığını belirtmeliyim. İlk masaüstü PC’imi kendi paramla alsamda Asus Laptop’u babam almıştı. Teşekkürler baba.

Windows XP muhteşemdi lakin driver laneti aşırı can sıkıcıydı. Hiç mousenin driverını aramak zorunda kaldınız mı? O dönemlerde bu driver arama işlemleri çok can sıkıcıydı.

Daha İyisi

Belki Dmoz editörü olduğum için belki de ruhumda vardı bilmiyorum. Yaptığım işlerde veya müşterimin işlerinde her zaman en iyi nasıl olacak eğilimim var. Vasat ve gelecek vaad etmeyen çalışmalara karşı ilgisiz kalıyorum veya özen göstermiyorumm.

Bir yığın reklam ajansı oluşumu ve onlarca ortakla kesişme süreçlerim ile ayrışma süreçlerimde hep özde bu vardı. En sonunda Türk SEM ile kendi kafama göre yönetebileceğim sadece en başarılı çalışmalara imza atacağım ajansı yönetebildim.

Türk SEM çok iyi olsa da geçmişte düşündüğüm noktadan haylice farklı bir yerde duruyorum. Bazı noktalarda çok iyi bazı noktalarda çok alakasız. Bir profesyonel olarak ilham alacağım, iştahlanacağım o geleceği kaçırdığımı düşünsem de. Kurmuş olduğumuz şirket kültürünü devam ettirecek kardeşim ve çocuklarım olması “belki onlar başarır” düşüncesi meydana getiriyor.

Her şeyin bir köşesinde bir yerde SEO uzmanı olarak 25 yıl gibi bir zamanı tamamlamak güzeldi. Sergey yaşlandı ve ben yaşlandım. Sergey Brin 52 olurken ve kilo alırken ben de bindiğimiz aynı dünya gemisinde geçmişi izliyorum.

Larry Page ve Sergey Brin birşey yaptınız ve insanlığı değiştirdiniz. Tebrik ediyorum.

2008 çok soğuktu ve hoşgeldin 2008 derken 2011 yılının yine bir son baharında uyandığımda artık İnternet her yerdeydi. Metrobüs’te Blog açtım ve Facebook’a üye oldum gibi konuşmalar her yerdeydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir